Tehdit Suçu ve Cezası – TCK Madde 106

Tehdit suçu ve cezası, Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suça göre, bir kişi başka bir kişiye veya onun yakınlarına yönelik zarar verme tehdidinde bulunursa suç işlenmiş olur. Tehdidin konusu genellikle mağdurun yaşamı, vücut bütünlüğü veya cinsel dokunulmazlığıdır; fail bu değerlere yönelik bir saldırı yapılacağını ileri sürerek mağduru korkutmaya çalışır. Kanun ayrıca malvarlığına büyük zarar verileceği veya başka bir kötülük yapılacağı yönündeki tehditleri de suç kapsamına almıştır. Ancak malvarlığına yönelik tehditler mağdurun şikayeti üzerine ele alınır ve daha hafif cezalandırılır.

Tehdit Suçu Nedir?

Tehdit suçu, mağdurun huzur ve güven duygusunu bozmayı, irade özgürlüğünü etkilemeyi amaçlayan bir saldırıdır. Suçun ortaya çıkması için mağdurun gerçekten korkması şart değildir; önemli olan failin eyleminin objektif olarak yeterli ciddiyette bir korku yaratma potansiyeline sahip olmasıdır. Eğer tehdidin içeriği ve şekli makul bir kişiyi korkutabilecek nitelikteyse, tehdit suçu oluşur. Tehdit suçu fiilen bir zarar verici eylem içermese de mağdurun üzerinde baskı kurduğundan, cebir suçlarından farklı değerlendirilir. Yani tehdit, henüz gerçekleşmemiş bir kötülük ihtimalini mağdura hissettirerek irade özgürlüğünü kısıtlar.

Tehdit Suçunun Unsurları Nelerdir?

Tehdit suçunun oluşabilmesi için kanunda belirtilen hukuki değerler yönünden bir kötülük tehdidi bulunması gerekir. Bu değerlere mağdurun veya yakınlarının hayatı, vücut bütünlüğü ve cinsel dokunulmazlığı dahildir. Fail, mağdura veya yakınlarına bu değerlerden birine yönelik ciddi bir saldırı yapılacağını ileri sürüyorsa tehdit suçu oluşur. Örneğin, mağdurun yaşamına veya vücut dokunulmazlığına yönelik bir saldırı yapılacağından bahsetmek tehdit niteliğindedir. Ek olarak, mağduru malvarlığı itibarıyla büyük zarara uğratacağından veya başka bir kötülük yapacağından bahsetmek de suç sayılır; ancak bu tür tehditler şikayete bağlıdır ve cezaları daha hafiftir.

Tehdidin oluşması için failin kastıyla hareket etmesi, yani eylemi bilerek ve isteyerek yapması gerekir. Türk Ceza Kanunu’na göre tehdit suçu ancak kasten işlenebilir; taksirle (kusurla) işlenmesi mümkün değildir. Fail mutlaka gerçek bir kişi olmalıdır. Mağdur ise yine gerçek kişi olmalı; tüzel kişiler (örneğin şirket veya kurumlar) tehdit suçu bakımından mağdur sayılmaz. Mağdurun kendisi veya yakınları tehdit konusu yapılabilir. Örneğin fail, mağdurun eşine zarar vereceğini söylerse, eş o tehdidin doğrudan hedefidir ve suç oluşur. Özetle, failin mağdura veya onun yakınlarından birine yönelik kastıyla tehdidi iletilmişse, tehdit suçunun bir unsuru yerine gelmiş olur.

Tehdit fiilinin mağdura ulaşması da şarttır. Tehdit, mağdura sözlü veya yazılı olarak iletilmelidir. Bu iletişim, mağdurla yüz yüze yapılan bir konuşma ile olabileceği gibi telefon, sosyal medya mesajı, e-posta veya mektup gibi araçlarla da sağlanabilir. Ayrıca mağdurun kapısına kanlı ip veya bıçak bırakılması gibi üstü kapalı yollarla da tehditte bulunulabilir; bu gibi özel işaretler kullanılması Kanun’da ayrı nitelikli hale alınmıştır (aşağıda Nitelikli Halleri bölümünde detaylandırılmıştır). Önemli olan, tehdidin mağdur tarafından anlaşılması ve algılanmasıdır.

Ayrıca tehditte bulunulan kötülüğün geleceğe yönelik olması şarttır. Geçmişte olmuş bir olay için “Eğer bunu yapmış olsaydın şöyle yapardım” biçimindeki ifadeler tehdit sayılmaz; tehdit ancak ileride yapılacak bir kötülük vaadi şeklindedir. Failin mağdur üzerindeki etkisi, mağduru korkutmak amacına hizmet etmelidir. Bu nedenle sadece ağır söz söylemek veya korkutma kastı bulunmayan ifadeler tehdit oluşturmaz. Failin eylemleri makul bir kişide korku uyandırabilecek nitelikte ve inandırıcı olmalıdır.

Tehdit Suçunun Cezası Nedir?

Tehdit suçu ve cezası, suçu işleme şekline göre farklılık gösterir. Kanunun temel düzenlemesine göre, hayata, vücut veya cinsel dokunulmazlığa yönelik tehdit suçu işleyen kişi 6 aydan 2 yıla kadar hapis ile cezalandırılır. Bu ceza Asliye Ceza Mahkemesi’nde uygulanır. Dikkat çeken özel bir düzenlemeyle, tehdit mağduru bir kadın ise cezanın alt sınırı yükseğe çekilmiştir. Kadına karşı işlenen tehditlerde kanun, cezanın alt sınırının 9 aydan az olmamasını öngörür. Yani fail kadın mağdura tehdit yöneltirse en az 9 ay hapis alır.

Diğer yandan, malvarlığına veya başka bir kötülüğe yönelik tehditler mağdurun şikayetine bağlı suçlardır. Bu tür tehditlerde fail hakkında 2 aydan 6 aya kadar hapis veya adlî para cezası verilir. Ancak bu hafifletilmiş yaptırım yalnızca mağdur şikayetçi olursa uygulanır. Mağdur, tehdit eylemini öğrendiği andan itibaren 6 aylık şikayet süresi içinde şikayet etmezse, ceza davası açılamaz ve fail bu suçtan yargılanamaz.

Tehdidin gerçekleştirilmesi halinde ceza daha da artar. Örneğin fail, yaptığı tehdidi yerine getirerek mağduru gerçekten yaralarsa veya öldürmeye teşebbüs ederse, bu durumda fail hem tehdit suçundan hem de yaralama veya öldürmeye teşebbüsten ayrı ayrı sorumlu tutulur. Kanun, bu gibi durumlarda gerçek içtima hükümlerini uygular; yani her iki suç için verilen ceza toplamı infaz edilir. Ayrıca, tehdit suçuna teşebbüs söz konusu olursa (örneğin fail mektup yollamış ama tehdit içeriği hedefe ulaşmamışsa), verilen ceza TCK’nın 35. maddesine göre belirli oranda indirilir.

Verilen cezanın infazı bakımından da özel hükümler uygulanabilir. Örneğin mağdurla fail uzlaştığında veya mağdur şikayetini geri çektiğinde soruşturma düşebilir; ayrıca savcı, uygun şartlar varsa davanın ertelenmesine karar verebilir. Sonuç olarak, tehdit suçunun cezası işlenen tehdidin türüne göre değişir; hayat ve vücut tehditleri daha ağır, malvarlığı tehditleri daha hafif cezalandırılır. Failin önceki sabıkası, mağdur üzerindeki etkisi ve suçun işleniş biçimi mahkemece ceza tayininde dikkate alınır.

Hanka Whatsapp
Tehdit Suçu ve Cezası - TCK Madde 106

Tehdit Suçunun Nitelikli Halleri Nelerdir?

Kanun, tehdit suçunun bazı özel hallerini ağırlaştırıcı nitelikli haller olarak düzenlemiştir. Bu nitelikli hallere örnek olarak tehdidin silahla gerçekleştirilmesi verilebilir. Fail, mağdura karşı ateşli silah veya kesici alet göstererek tehditte bulunursa mağdurun üzerindeki korku çok daha yoğun olur. Bu durumda ceza kanunu öngörülen asgari cezadan daha yüksek bir ceza uygular. Benzer şekilde, fail tehdit sırasında kendisini tanınmayacak şekilde maske takarak veya yüzünü gizleyerek tehdidi icra edebilir. Failin kimliğinin gizlenmesi de mağduru tedirgin edeceği için nitelikli hal sayılır.

Ayrıca tehdit mektup veya not yoluyla yapılırken failin imzasız olması (yazıyı kim gönderdiğinin bilinmemesi) suçun ağırlaşmasına neden olur. Mektubun üzerine kanlı bıçak resmi çizilmesi veya tehlikeli semboller konması gibi özel işaretler kullanılması da nitelikli tehdit halidir. Bu tür durumlarda mağdur, failin kim olduğunu kestiremediği için daha korunmasız hisseder.

Tehdidin birden fazla kişi tarafından birlikte yapılması da nitelikli hal kapsamındadır. Mağdurun karşısında birden fazla tehdit failinin olması, tehdidin psikolojik etkisini artırır. Yine, failin mevcut bir suç örgütü veya “örgüt havası” oluşturacak biçimde tehdit etmesi ağırlaştırıcıdır. Örneğin “örgütün gücünü göstermek” amacıyla tehditte bulunmak nitelikli hale girer. Bu durumda failin örgüt bağlantısı olmasa bile mağdura öyle intiba vermesi ceza artırıcıdır.

Nitelikli hal olarak sayılan bu durumlarda verilecek ceza, temel halin öngördüğü cezadan daha fazladır. Mevzuattaki son düzenlemelere göre nitelikli tehdit halinde ceza 2 yıldan 7 yıla kadar hapis olarak uygulanır. Özetle, silahla tehdit, failin yüzünü gizlemesi, imzasız mektup veya özel işaretlerle yapılan tehdit, birden fazla kişiyle tehdit ve örgütsel güç algısıyla tehdit gibi haller daha ağır cezayı gerektirir.

Tehdit Suçunda Fail ve Mağdur İlişkisi Nasıl Değerlendirilir?

Tehdit suçunda fail ve mağdur açısından özel bir sıfat gerekliliği yoktur. Fail, her türlü gerçek kişi olabilir; failin yaşı, cinsiyeti, sosyal statüsü veya mağdura olan yakınlığı suçun oluşumu üzerinde bir engel teşkil etmez. Önemli olan, failin kasten mağdura veya mağdurun yakınlarına yönelik tehdide konu olacak bir kötülüğü ileri sürmesidir. Mağdur ise mutlaka gerçek kişi olmalıdır. Tüzel kişiye (şirkete, kuruma) yöneltilen bir tehdit, o tüzel kişiyi oluşturan gerçek kişilere yönelik kabul edilir. Örneğin bir şirketin iflas ettirileceği tehdidi şirketin sahibi veya çalışanlarına yöneltilmiş sayılır.

Mağdura yönelik tehdidin, mağduru koruyan kişilere (eş, çocuk, anne, baba gibi) yöneltilmesi halinde de tehdit suçu oluşur. Kanun mağdurun yakınları ifadesini kullanmasa da, yargısal uygulamada eş, çocuk, anne-baba gibi kan hısımlarına yönelik tehdidin de mağdura yönelik tehdit sayılacağı kabul edilir. Örneğin fail, mağdurun eşine zarar vereceğini söylüyorsa tehdit suçunu oluşturur. Fail ile mağdur arasındaki ilişki açısından başka bir kısıtlama yoktur.

Sonuç olarak, tehdit suçunda fail kim olursa olsun ve mağdur kim olursa olsun hukuken suç meydana gelebilir; önemli olan failin kastı ile tehdidi mağdura bildirmesidir. Failin makamı, mağdurun mevkisi gibi özellikler suç tanımına girmemektedir. Ancak yargılama sırasında mağdurun ne ölçüde korkutulduğu, failin eyleminin ciddiyeti gibi hususlar cezanın belirlenmesinde dikkate alınabilir.

Tehdit Suçu Şikayete Bağlı mıdır?

Tehdit suçunun hangi durumlarda şikayete bağlı olarak kovuşturulacağı suçun niteliğine göre farklılık gösterir. Hayata, vücut veya cinsel dokunulmazlığa yönelik tehditler şikayete tabi olmayan suçlardır; bu tür suçlar savcılık tarafından resen soruşturulur ve kovuşturulur. Bu hallerde mağdurun şikayette bulunması gerekmez. Öte yandan, malvarlığına veya başka bir kötülüğe yönelik tehditler şikayete bağlıdır. Kanun, malvarlığı tehdidinde “mağdurun şikayeti üzerine” ifadesini kullanmıştır. Bu durumda fail ancak mağdur şikayetçi olursa soruşturulabilir.

Şikayet eden mağdurun belirli sürelere uyması gerekir. Mağdur, tehdit eylemini öğrendiği andan itibaren 6 ay içinde Cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk kuvvetlerine şikayet dilekçesi vermelidir. Bu altı aylık süre içinde şikayet yapılmazsa, devlet suçtan vazgeçer ve fail kovuşturulamaz. Şikayet süresi suçun işlenmesinden değil, mağdurun suçu öğrenmesinden itibaren işlemeye başlar. Eğer mağdur sürede şikayetini geri çekerse (feragat ederse), kovuşturma düşer. Yani mağdur, dava açıldıktan sonra da uzlaşma veya başka bir sebeple şikayetten vazgeçerek yargılamanın sona ermesini sağlayabilir.

Tehdit Suçunda Uzlaşma Mümkün müdür?

Türk Ceza Kanunu’na göre, uzlaşma sadece şikayete bağlı suçlarda mümkündür ve bazı suçlar kapsam dışında tutulmuştur. Tehdit suçu açısından, yalnızca malvarlığına yönelik tehdit halleri uzlaşma kapsamına girer. Hayatına veya vücut bütünlüğüne yönelik tehditlerde uzlaşma uygulanmaz. Uygulamada, malvarlığına yönelik tehdit suçu işlendiğinde Cumhuriyet savcısı veya hâkim uzlaştırma önerir.

Uzlaştırma sürecinde fail ve mağdur bir araya getirilerek aralarındaki husumetin barışçı bir şekilde çözülmesi hedeflenir. Uzlaşma toplantısında fail, mağdurdan özür dileyebilir, maddi tazminat teklif edebilir veya mağdurun taleplerini karşılamayı önerebilir. Örneğin fail, mağdurun uğradığı zararı karşılamayı veya başka makul şartları kabul etmeyi teklif edebilir. Taraflar bu aşamada anlaştığında mağdur şikayetini geri çeker ve uzlaşma tutanağı düzenlenir. Böylece kamu davası açılmaz veya açılmışsa düşer.

Uzlaşma sağlanmazsa dava normal şekilde devam eder. Uzlaşmanın gerçekleşmesi için mağdurun rızası şarttır; fail uzlaşmayı kabul edip teklif yapsa bile mağdur istemezse uzlaşma gerçekleşmiş sayılmaz. Uzlaşma aşamasında herhangi bir anlaşma olmazsa süreç mahkemede sürdürülebilir. Uzlaşma, mağdurun şikayetinden vazgeçmesiyle sonuçlanan hukuki bir mekanizmadır; başarıyla sonuçlandığında suça konu tehdit ortadan kalkmış sayılır.

Tehdit Suçunda Deliller Nasıl Toplanır?

Tehdit suçunun ispatı için her türlü somut delil değerlendirilebilir. En temel delil, mağdurun kendi ifadesidir. Mağdurun polis veya savcılığa yazılı veya sözlü olarak yaptığı şikayet, soruşturmanın başlamasına ve şekillenmesine esas olur. Mağdurun ifadesi dışında, olay yerinde veya tehdit iletiminde bulunan kişiler (tanıklar) varsa onların ifadeleri de önemli delillerdir.

Tehdit fiili sözlü yapılmışsa ses kayıtları veya tanık anlatımları, yazılı yapılmışsa tehdit mesajları delil niteliğindedir. Günümüzde sosyal medya ve elektronik iletişim yaygın olduğundan, e-posta, SMS, WhatsApp, Facebook, Twitter gibi platformlardaki tehdit içerikli yazışmaların çıktı ve ekran görüntüleri soruşturmacılarca incelenir. Örneğin fail mesajla tehditte bulunduysa, bu mesajların dökümü alınarak delil dosyasına konulabilir. Mektup veya notla tehdit yapılmışsa bu belgeler muhafaza edilerek sanığın kimliği araştırılır. Tehdit suçu ve cezası hakkında detaylı bilgiyi konya ceza avukatı sayfasından iletişime geçerek ulaşabilirsiniz.

Fiziksel deliller de önem taşır. Örneğin, mağdurun kapısına kanlı bıçak, idam ipi gibi tehdit simgeleri bırakıldıysa, bu nesneler olay yerinden toplanır ve incelemeye alınır. Olay mahallindeki güvenlik kamera görüntüleri soruşturulur; bu sayede tehdit anı veya failin kimliği tespit edilmeye çalışılır. Failin kullandığı telefon hattı veya bilgisayar gibi cihazlar incelenerek tehdit mesajlarının kaynağı bulunabilir. Tüm bu deliller bir araya getirilerek tehdit suçunun oluşup oluşmadığı mahkeme önünde tartışılır. Mahkeme, failin kastını, tehdidin niteliğini ve mağdurun maruz kaldığı korkuyu değerlendirir.

Tüm bu deliller bir araya getirilerek tehdit suçunun oluşup oluşmadığı mahkeme önünde tartışılır. Mahkeme, failin kastını, tehdidin niteliğini ve mağdurun maruz kaldığı korkuyu değerlendirir. Sonuç olarak, tehdit suçunda sadece mağdurun beyanı değil, yazışmalar, kayıtlar ve diğer kanıtlar bir bütün halinde dikkate alınarak suç ispat edilmeye çalışılır.

Tehdit Suçu Kovuşturma Süreci Nasıl İlerler?

Tehdit suçu için soruşturma, mağdurun şikayeti veya ilgili makamlara yapılan ihbar üzerine başlatılır. Polis veya jandarma, ihbarı alır almaz olayın failini tespit etmek üzere çalışmalar yapar; mağdurun ifadesi alınır, varsa tanıklar dinlenir ve olay yeri incelenir. Şikayete tabi tehditlerde mağdurun yazılı şikayeti soruşturmayı başlatırken; şikayete tabi olmayan (hayat, vücut tehditleri) durumlarda savcı doğrudan soruşturma yapabilir.

Soruşturma tamamlanınca Cumhuriyet Savcısı dosyayı değerlendirir. Savcı, yeterli delil olduğuna kanaat getirirse iddianame düzenleyerek Asliye Ceza Mahkemesi’nde kovuşturma başlatır. Kovuşturma aşamasında mahkeme önünde duruşmalar yapılır. Duruşmada öncelikle mağdur ve varsa tanıklar dinlenir. Daha sonra sanık (şüpheli) sorulur ve savunması alınır. Duruşmada her iki tarafın sunduğu deliller ve beyanda bulunmaları süresince, hakimin tehdit suçunun gerçekleşip gerçekleşmediğine dair değerlendirme yapması sağlanır.

Mahkeme, tüm delilleri inceledikten sonra suçu sabit görürse sanık hakkında mahkumiyet kararı verir. Karara karşı sanık veya mağdur itiraz edebilir ve hüküm Yargıtay’da denetlenebilir. Yargıtay’dan dönen karar kesinleşir. Suçun ispatlanmadığı kanaatine varılırsa beraat kararı verilir. Suç hükmü kesinleşirse ceza infaz kurumunda uygulanır; beraat halinde kişi salıverilir.

Dava sırasında mağdurla fail arasındaki anlaşmaya göre de süreç sonuçlanabilir. Eğer taraflar uzlaşmış veya mağdur şikayetini geri çekmişse, mahkeme soruşturmayı ve kovuşturmayı durdurur. Bu durumda fail ceza almaz. Yargılama süreci bu şekilde tamamlanır; tehdit suçu ile ilgili tüm aşamalar adli kolluk, savcılık ve mahkeme eliyle hukuka uygun olarak sonuçlandırılır.